Çankırı Karatekin Üniversitesi (ÇAKÜ) Yabancı Diller Bölüm Başkanlığı tarafından “İngilizce Düşünme Semineri” Uluyazı Kampüsü konferans salonunda gerçekleştirildi.
“Türklere İngilizce Öğreten Adam” olarak ünlenen eğitimci yazar Taner Çağlı’nın sunumuyla gerçekleşen seminere çok sayıda öğrenci ve akademisyen katıldı.
Taner Çağlı konuşmasına “2009 yılında, her şeyi çeviren bir robot (yazılım) yapma hayaliyle gittiğim Doğu Akdeniz Üniversitesi Çevirmenlik Bölümü’nden 22 yaşımda mezun oldum. O dönemlerde bu alanda çalışan hemen herkes böyle bir şeyin mümkün olmayacağına inanıyordu. Ben, inandım ve diplomamı aldığım gibi kendimi İstanbul’a attım. Yazılımla ilgili tüm hazırlıkları yapmış ve know-how’ı tamamlamıştım ancak projeye inanacak bir yatırımcı, bir sponsor bulmak kolay olmadığı için geçen zamanda İngilizceyi ‘konuşarak’ öğreten çeşitli dil okullarında 1 yıl boyunca öğretmenlik yaptım. Bu sürede hem öğretmenliği keşfettim hem de Türklerin İngilizce öğrenirken çektikleri zorlukları inceleme fırsatı buldum ve serüven başladı.” ifadeleriyle başladı.
Taner Çağlı, geliştirdiği İngilizce öğrenme yöntemiyle 10 yılda binlerce öğrenciye 48 saatte İngilizce öğrettiğini ve sistemini, “Türkçe çalışan zihinde yapay zekâ oluşturmak” olarak isimlendirdiğini, İngilizcenin konuşarak değil öğrenilerek konuşulabileceğini söyledi.
Türklerin İngilizce probleminin temelinde, İngilizcenin robotik bir dil olmasının aksine Türkçe’nin sezgisel bir dil olduğu gerçeğinin yattığını düşündüğünü söyleyen Çağlı ”Türkler neden İngilizce öğrenmede sorun yaşıyor? İngilizce robotik bir dil, 200 yıl önce yapay olarak dil bilimciler tarafından revize edilmiş. Şu an konuşulan İngilizce 200 yıl önceki İngilizce ile aynı değil. Gramer yapısı çok değiştirilmiş. Dünya dili olması için özel olarak tasarlanmış ve yanlış anlamaya müsaade etmeyen bir dil. Türkçe ise tam tersine sezgisel, yani bir zekâ dili. Bir cümle, yığınla anlama gelebilir. Anlama işi kullanıcıya bırakılmış. İngilizcede ise bir cümle sadece bir anlama gelebilir, net ve kesindir. Türkçe ise anlatılmak isteneni sonuna kadar sadeleştirmeye çalışan bir dildir. İşte bu farklılıktan dolayı Türkler çok zor ve uzun sürede İngilizce öğrenebiliyor. ‘Peki, siz 48 saatte nasıl İngilizce öğretebiliyorsunuz?’ derseniz. Biz Türkçeyi merkeze oturtarak öğretiyoruz. Öğrenciye önce Türkçe’nin gramer yapısını inceletiyoruz. Sonra İngilizce kodlamayı öğretiyoruz. Bizim yaptığımız şey de aslında tam olarak bu kodlamayı öğretmek. Çünkü İngilizcenin bir matematiği var. Bunu ancak Türkçe düşünerek çözebilirsiniz. “Konuşarak ancak 0-7 yaşındaysanız öğrenebilirsiniz. Evet, konuşarak öğrenmek en iyi dil öğrenme yöntemidir ama 0-7 yaş arasındaysanız. Sonrasında bu mümkün bile değil. Çünkü devreye artık yorum ve analiz kabiliyeti girmiştir. O yaştan sonra edinme süreci biter, öğrenme süreci başlar. Sizin hayal gücünüz Türkçe ile çalışır. İngilizceyi artık sadece yorum ve hayal gücünüzle öğrenebilirsiniz. 0-7 yaş arasında olduğu gibi edinemezsiniz. Ama yurt dışına çıkanlar doğal ortamında konuşarak daha iyi öğreniyorlar… Hiç de değil. Tarzan olarak geri dönüyorlar. Onlar öğrenmiyorlar, sadece ses ezberliyorlar. En çok duydukları 1000 cümleden 300`ünü ezberliyorlar. Kullanmayınca onu da unutuyorlar. O 300 cümlenin üzerine 301`inciyi de kuramıyorlar zaten. Bizim sistemimizle pratik yapmayınca unutmak diye bir şey söz konusu değil. İngilizcede 2 milyon kelime var ve hepsini öğrenmeniz mümkün değil. Bizim yöntemimizle `kelime oluşturma yöntemini` öğrendiğiniz için diğer yöntemlere kıyasla çok daha fazla kelimeyi öğrenebiliyorsunuz. “ dedi.
Konuşmasının son bölümünde örneklerle kendi İngilizce öğrenme ve konuşma yöntemlerinden örnekler veren ve uygulamalar yaparak katılımcılara anlatan Taner Çağlı konuşmasını “Ben, İngilizce konusunda, yıllardır balık yemeye alışmış bir topluma balık tutmayı öğretiyorum.” sözüyle bitirdi.