Refüjlerdeki hatalı bitkilendirme ve sulama sonucunda kazaların meydana geldiğini belirten Yeditepe Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Kentsel Tasarım ve Peyzaj Mimarlığı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Cemil Ata önemli uyarılarda bulundu. Hatalı sulamaya dikkat çeken Prof. Dr. Cemil Ata, “Kent içerisinde refüjlerin hatalı bitkilendirilmesi ve hatalı sulaması yapılmaktadır. Bundan doğrudan belediyeler sorumludur. Refüjler için yapılacak şey doğru bitkilendirmedir. Refüjler çim ile bitkilendirilmez. Refüjler renkli ve çiçekli çalılarla bitkilendirilmeli. Refüjlere çalılar dikilirse çalılarda yağmur sulama sistemiyle değil, damla sulama sistemiyle sulanırsa su yollara akmaz. Bu şekilde kaza riski de en aza indirilir” diye konuştu.
DRENAJ ÖLÇÜMÜ DOĞRU YAPILMALI
Refüjlerin yanı sıra şiddetli yağış sonrası sonra su baskınlarının da mal ve can kayıplarına yol açtığını ifade eden Prof. Dr. Cemil Ata, “Kentlerde yeşil alanların hatalı sulanması ve şiddetli yağışlardan sonra insanların sel suları içeresinde kalması mal ve can kayıplarına sebep oluyor. Bu her iki konuda çözümü zor olmayan konular. Ancak belediyeler buna gerekli önemi vermiyorlar. Bir kentin planlaması yapılırken o kentin drenajı üzerinde durulur. Eğer drenajı iyi planlanmaz ise kentler mutlaka su içeresinde kalır” ifadelerini kullandı.
KURU DERE YATAKLARINA YAPILAŞMA
Su baskınlarında en önemli faktörün, yapılaşmanın kuru dere yataklarına yapılması ve yağmur sularının akacak yer bulamaması olduğunu belirten Prof. Dr. Ata, şöyle devam etti:
“İstanbul’un çeşitli semtlerinin 20, 50 ve 100 yıl önceki yapılarının planlarını çıkardım. Genel bir şekilde bakıldığı zaman 100 yıl önceki planlarda yer alan, doğal olan derelerin hiçbirinin kalmadığını görüyoruz. İrili ufaklı birçok kuru derenin üzerine yapılar yapılmış. Doğal olarak suyun akışı engellenmiş. Bugün İstanbul’a yukarıdan bakacak olursanız yağan yağmur sularının akacağı hiçbir dere kalmamıştır. Özellikle kuru derelerin tamamı yok edilmiştir. Bir atasözümüz var ‘Su akar yolunu bulur’ diye. Yağan yağmur sularını durduğu yerde tutmanız mümkün değildir. Bu suları doğru yönlendirecek olursanız sel olmaz, kentler, arabalar sular altında kalmaz. Doğru planlanmazsa mal ve can kayıpları kaçınılmaz olur.”
“EN BÜYÜK HATA YAĞIŞ SIRASINDA RÖGAR KAPAKLARINI AÇMAK”
Prof. Dr. Cemil Ata sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yollardan toplanan gelen su alt geçitlere doluyor. Vatandaşların sokağa attığı çöpler yağmurla sürüklenerek alt geçitlerin içerisinde rögarların üzerinde gelerek rögarları da kapatıyor. Eğer siz orada rögar kapaklarını kaldırırsanız bu çöpler borulara giderek boruyu tıkıyor. Daha sonra problem giderek büyüyor. Yağmur yağdığı zaman insanlarımızın ilk yaptığı şey ilk olarak rögar kapaklarını açmak oluyor. Bunun dışında alınması gereken pek çok tedbir var.”
Yeditepe Üniversitesi Yayınevi tarafından yayımlanan Peyzaj Bakım Teknikleri kitabının da yazarı olan Prof. Dr. Ata kitabında çözü yollarını ise şu şekilde sıraladı:
“Mevcut sorunlu altgeçitler için çözüm için yağan yağış miktarı hesaplanarak giriş ve çıkışlara enine ızgaralar konulmalı. Hesaplanan yağış miktarına göre uygun çapta borular yerleştirilmeli. Doğru hesaplama yapıldığı zaman ne kadar yağmur yağarsa yağsın borular tıkanmaz. Mevcut altgeçitlerin tamamında bu işlemin yapılması lazım. Zamanında rögarlar alt geçidin en çukur yerine konulmuş. Bu hatalı bir uygulama asıl önemli olan bu alt geçitlere suyun girmesinin engellenmesidir.
İstanbul’a baktığımız zaman önceden 1 saat süreli yağışların 100 milimetre üzerinde olanı çok azdır. Şimdilerde bu sayı arttı. Bu artışları belediyelerin dikkate alması gerekiyor. Bütün alt geçitlerin girişleri için ne kadar alandan su geldiğine, miktarına ve hangi çapta borunun taşıyabileceğine bakılmalı.”