Japonya’nın 2019 yılını ‘Türk Kültür Yılı’ ilan etmesiyle iki ülke arasında gerçekleştirilen çeşitli etkinlikler sürüyor. Etkinlikler kapsamında Altınbaş Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bünyamin Özgültekin ve Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Nurcan Perdahcı, Dr. Öğr. Üyesi Cemile Tuna, TokyoDesign FestaGallery’de kişisel sergilerini açtılar. Sanatçılar ayrıca Tokyo Metropolitan Müzesi’nde Junten Art Association (Japonya) tarafından düzenlenen uluslararası grup sergisine de birer eserleriyle katıldılar.
GELECEK YIL DA DEVAM EDECEK
Tokyo Metropolitan Müzesi’nde sanatseverlerin beğenisine sunulan sergi, genişletilmiş haliyle gelecek yıl Türkiye’ye taşınarak Türk sanatseverlerle de buluşacak. 2020 yılı küratörlüğünü Prof. Dr. Bünyamin Özgültekin’in üstlendiği serginin teması ise kısa bir süre sonra belirlenecek ve iki ülke sanatçılarına duyurulacak. İlki 2020 yılı içerisinde Tokyo Metropolitan Müzesi’nde açılacak olan sergiye, Türkiye’den 50 ve Japonya’dan 50 olmak üzere toplam 100 sanatçı özgün eserleriyle katılacak. Sergiye katılan tüm sanatçıların eserleri, Japonya Tokyo gösteriminin ardından Türkiye’de İstanbul’da Altınbaş Üniversitesi’nin sanat galerilerinde sanatseverlerin izlemine sunulacak.
Türkiye ve Japonya Büyükelçiliklerinin destekleriyle düzenlenecek olan sergi, her iki ülkeden genç sanatçıların katılımı içinde önemli bir imkân sunacak.
YOĞUN İLGİYLE KARŞILANDI
Türk-Japon yılı kapsamında Tokyo Metropolitan Müzesi’nde düzenlenen serginin açılışına Türkiye’nin Tokyo Büyükelçisi Sn. H. Murat Mercan’ın yanı sıra Japon yetkililer ve Türk, Japon sanatçılar da katıldı. Tokyo Metropolitan Müzesi ve TokyoDesign Festa Gallery’de düzenlenen sergide Altınbaş Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi akademisyenlerinin imza attığı orijinal eserler, davetliler ve sergi ziyaretçileri tarafından yoğun ilgiyle karşılandı.
“AZ OLAN ÇOKTUR”
Sergi hakkında bilgi veren Prof. Dr. Bünyamin Özgültekin, kendi çalışmalarının disiplinlerarası bir yaklaşımla daha çok kavramsal sanat üzerinden bir dışavurum olarak okunabileceğini belirtti.
Eserlerinde teknolojinin sağladığı olanaklardan da yararlandığını söyleyen Özgültekin, “Sadece durağan materyaller değil görüntü, hareket ve ses unsurlarını da bir arada kullandım. Minimalist bir tavırla mümkün olduğunca az eleman kullanarak, yalın, sade bir kurgusallık üzerinden ‘az olan çoktur’ fikrini ele almak istedim” dedi.